Zaman içinde evrim geçiren kalkınma kavramının bugün sürdürülebilir büyüme, üretim biçiminde yapısal değişim, teknolojik yenilik, sosyal, siyasal ve kurumsal yenileşme ve insanların yaşam koşullarında yaygın iyileşme gibi temel unsurlardan oluştuğu konusunda geniş bir görüş birliği bulunmaktadır.
Kalkınma, sadece ekonomik boyutlarla sınırlanmayan, toplumu sosyolojik, psikolojik ve politik tüm boyutları ile kuşatan karmaşık bir süreçtir. Yani kalkınma kavramı sadece ekonomik kalkınmayı kapsamamakta, daha geniş bir şekilde ele alınması gerekmektedir.
Kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevre olmak üzere başlıca üç boyutu vardır.
Ekonomik boyut: Bu boyut ile kastedilen şey, kıt olan kaynakların kullanımı ile ilgilidir. Ekonomik olarak sürdürülebilir bir sistem, mal ve hizmetleri devamlılık esaslarına göre üretebilen, tarımsal ve endüstriyel üretime zarar veren sektörel dengesizliklerden sakınan, iç ve dış borçların yönetebilir düzeyde sürdürülebilirliğini sağlayan sistemdir.
Sosyal boyut: Sosyal boyut insan odaklıdır. Sosyal olarak sürdürülebilir bir sistem, eğitim ve sağlık gibi sosyal hizmetlerin yeterliliği ve eşit dağılımı, cinsiyet eşitliği, politik sorumluluk ve katılımı sağlayabilen sistemdir.
Çevresel boyut: Biyolojik ve fiziksel sistemlerin dengeli olması öngörülür. Amaç, ekosistemlerin değişen koşullara adapte olmasının sağlanmasıdır. Çevresel olarak sürdürülebilir bir sistem, kaynak temelini sabit tutarak, yenilenebilir kaynak sistemlerinin ya da çevresel yatırım fonksiyonlarının istismarından kalkınmalıdır. Bu sistem aynı zamanda ekonomik kaynak olarak sınıflandırılamayan, biyolojik çeşitlilik, atmosferik denge ve diğer ekosistem unsurlarının korunmasını da içerir.
Ülkeler kalkındıkça sanayi faaliyetlerin tarımsal faaliyetlere oranla önem kazandığı görülmektedir. Bununla beraber kırsal bölgelerden kentsel endüstri bölgelerine emek göçü, tüketim ve üretim mallarının ithalatında azalma ve tarımın sanayi ürünlerine nazaran ihracattaki yerinde azalma yaşanmaktadır. Yatırım için gerekli fonlar için dışa bağımlılığın azalması da başka bir göstergedir.
Devletler kalkınma hamleleri için dış yardım almaktadır. Dış yardım, gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ülkelere sermaye ve teknoloji aktarımı olarak da isimlendirilebilir. Dış yardım, temel amaç olarak refah ve iktisadi kalkınmayı desteklemek için tasarlanmış hibe ya da sübvanse edilmiş borç şeklinde sağlanan finansal akım, teknik yardım ve mallar olarak tanımlamaktadır. Geniş anlamda ele alındığında devletler, yerel hükümetler ve diğer idari ajanslar gibi resmi organizasyonlar tarafından ekonomik kalkınmayı ilerletmek ve gelişmekte olan ülkelerde refah düzeyini arttırmak amacıyla başka bir ülkeye, sivil toplum örgütlerine ve uluslararası organizasyonlara en az yüzde 25’i hibe olarak verilen resmi kalkınma yardımlarıdır.
Kalkınma yardımı: Gelişmekte olan ülkelerde sanayi gelişmeyi hızlandırmak ve sanayi sektöründe uzun vadeli düşük faizli fon sağlamak amacıyla açılan krediler aracılığıyla yapılan yardımlar gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde faaliyet gösteren kalkınma bankalarının ve değer finans kuruluşlarından sağlanabilir.
Nurmurat Mommayev,
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktora Adayı, İstanbul, Türkiye