Dijital çağ: Büyüyen veri miktarı ve sürdürülebilirlik mücadelesi

Nurmurat Mommayev
Dijital çağ: Büyüyen veri miktarı ve sürdürülebilirlik mücadelesi
LightEdge Solutions veri merkezi uzmanı iş akışını denetiyor (Fotoğraf: datacenterknowledge.com)

Dijital çağın hızla ilerlemesiyle birlikte, dünya genelinde üretilen ve tüketilen veri miktarı inanılmaz bir hızla artıyor. Financial Times’ın haberine göre, 2022 yılı ele alındığında bu veri miktarinin büyüklüğü neredeyse 100 terabayta ulaşmış durumdadır ve daha da dikkat çekici olanı, 2025 yılına kadar bu miktarın neredeyse iki katına çıkması bekleniyor. Ancak, bu veri patlamasıyla başa çıkmak, geliştiriciler için ciddi bir meydan okuma haline geldi.

Geliştiriciler, bu veri artişi ile başa çıkabilmek ve hızla büyüyen talebi karşılayabilmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Mevcut veri merkezlerini genişletmek ve yeni tesisler inşa etmek gibi stratejilere başvuruyorlar. Ancak, işler bu kadar basit değil. Yerel planlama kısıtlamaları ve artan elektrik üretimi ihtiyacı gibi engeller, karşılarına çıkıyor.

Özellikle, bu veri merkezlerinin enerji yoğun yapısı, çevresel sürdürülebilirlik sorununu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu noktada, dev teknoloji şirketleri, öncü ve yenilikçi stratejilerle bu sorunla yüzleşiyorlar. Örneğin, Google ve Amazon gibi büyük oyuncular, veri merkezi operasyonlarının çevre dostu hale getirilmesi için yeni yollar arayışında. Enerji verimliliğini arttırma ve yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapma konularında liderlik ediyorlar.

Dijital çağın bu büyüklüğündeki veri akışını idare etmek, sadece teknoloji dünyası için değil, aynı zamanda çevremiz için de kritik bir mesele haline geliyor. Büyük teknoloji şirketleri, sürdürülebilirlikle ilgili sorumluluklarını artırma yolunda ilerliyorlar ve bu, gelecekteki başarılarını şekillendirebilir.

Veri miktarındaki hızlı artışın sürdürülebilirlik üzerindeki etkisi sadece enerji tüketimiyle sınırlı kalmıyor. Veri merkezlerinin işletilmesi için gereken donanım ve ekipmanların üretimi, atık yönetimi, su kullanımı gibi faktörler de çevresel etkileri beraberinde getiriyor. Bu nedenle, teknoloji şirketleri sadece enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımı konusunda değil, aynı zamanda çevresel etkilerin azaltılması ve kaynakların sürdürülebilir yönetimi konusunda da önlemler almalıdır. Veri merkezlerinin tasarımında ve işletiminde çevresel sürdürülebilirlik ilkelerinin dikkate alınması, gelecekteki veri miktarı artışına karşı daha sürdürülebilir bir altyapının oluşturulmasına yardımcı olabilir.

Ayrıca, veri miktarındaki büyüme ve sürdürülebilirlik mücadelesi, veri gizliliği ve güvenlik konularını da beraberinde getiriyor. Artan veri miktarı, daha fazla güvenlik riski ve veri ihlali potansiyeli anlamına gelir. Bu nedenle, teknoloji şirketleri sadece veri miktarını yönetmekle kalmayıp, aynı zamanda veri güvenliği ve gizliliği konularında da önlemler almaları gerekmektedir. Verilerin güvenli bir şekilde depolanması, güçlü şifreleme yöntemlerinin kullanılması ve uygun güvenlik önlemlerinin alınması, hem veri kullanıcılarının hem de çevrenin korunmasına katkı sağlayabilir. Bu şekilde, büyüyen veri miktarıyla birlikte gelen güvenlik riskleri de sürdürülebilir bir şekilde ele alınabilir.

Veri miktarındaki hızlı artışın sürdürülebilirlikle uyumlu bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Teknoloji şirketleri, enerji verimliliğini arttırma, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapma ve veri yönetimi süreçlerini optimize etme gibi stratejilerle bu sorumluluğu yerine getirebilirler. Bu şekilde, hem büyüyen veri talebini karşılayabilirler hem de çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunabilirler.

Nurmurat Mommayev,

Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktora Adayı, İstanbul, Türkiye

2022