Son birkaç yıldır kıyıdaş ve diğer bölge ülkeleri için Hazar Denizi’nin önemi giderek artmaktadır. 12 Ağustos 2018 tarihinde Kazakistan’ın Aktau kentinde gerçekleşen 5. Hazar Ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi’nde Hazar Denizi’nin statüsü konusu büyük ölçüde çözüme kavuşmuştur. Hazar Denizi’nin hukuki statüsünün çözüme kavuşmasından sonra kıyıdaş devletler arasında işbirliği giderek artmıştır. Hazar Denizi ulaşım, taşıma ve enerji nakli konusunda birçok proje ile işbirliği denizi haline gelmektedir.
Reuters ajansının haberine göre, ulaşım ve taşımacılık konusunda dünyanın en büyük üç şirketi olan Danimarka'nın Maersk, Fransa'nın CMA CGM ve İsviçre merkezli MSC şirketleri, Rusya rotasına alternatif olarak yeni bir rota üzerinde çalışmaktadırlar. Bu durumda en iyi alternatif, Hazar Denizi üzerinden yapılacak taşımacılık olacaktır. Yakın gelecekte Hazar Denizi taşımacılığında artış yaşanacağını söylemek mümkündür. Kazakistan’ın Azerbaycan üzerinden Avrupa'ya mal taşıma projesini başlatması ve Türkmenistan'ın hem Rusya hem de Azerbaycan ile artan ticari ilişkileri Hazar Denizi üzerinden TIR taşımacılığının artmasını da sağlamıştır. Jeopolitik olarak Türkmenistan'ın doğu batı ekseninde kavşak ülke konumunda olması da Türkmenistan'ın önemini arttırmaktadır. Bunun yanında son birkaç yılda ulaşım altyapısına yapılan yatırımlar sayesinde yeni ulaşım ağlarının hizmete girmiş olması da Türkmenistan'ı tercih edilen ülke yapmaktadır.
Avrupa'da enerjiye olan talebin ve buna bağlı olarak da enerji fiyatlarının artması, AB ülkelerini alternatif yeni enerji kaynakları arayışına itmiştir. Tek pazara olan enerji bağımlılığını azaltmak isteyen AB ülkeleri, hayata geçirilebilir yeni alternatifleri değerlendirmektedir.
Uzmanlar, Türkmenistan doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılmasını öngören projenin, benzeri diğer projelere nazaran hem maliyet hem de hacim açısından daha uygun olacağını tahmin etmektedirler.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland, bu yılın 7 Nisan tarihinde Güney Kıbrıs’a yaptığı ziyaret sırasında bu konuya değinerek, AB ülkelerinin kısa dönemde Avrupa’ya doğalgaz ulaştırması gerektiğini belirtti. V. Nuland, İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan-Avrupa doğalgaz boru hattı (EastMed) projesinin hayata geçirilmesi için 10 yıl gerektiğini ve bu sürenin çok uzun bir süre olduğunu ifade etmesi de Türkmenistan’dan doğalgaz ithal edilmesini öngören projenin AB için en uygun proje olduğunu göstermektedir.
Görüldüğü gibi, Hazar Denizi üzerinde gerçekleştirilecek projeler kısa dönemde Hazar Denizi’nin öneminin artmasını beraberinde getirecektir.
Nurmurat Mommayev,
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktora Adayı, İstanbul, Türkiye