Albert Einstein’in ‘arılar yeryüzünden kaybolursa insanoğlunun 4 yıl ömrü kalır’ sözü arıların önemini anlatmak için en çok dile getirilen sözlerden birisidir.
Gerçekten de arılar, kimi ürünleri (bal, balmumu, arı sütü, polen, propolis) üretmenin yanısıra tozlaşmaya aracı olarak, bitkilerin ve besin ürünlerinin yeniden üremesine katkıda bulunurlar. Bu yönü ile de gezegendeki en çalışkan canlılardan biri olan arılar, yüzyıllardır insanlara, bitkilere ve çevreye fayda sağlamıştır. Arılar ve diğer tozlayıcılar, polenleri bir çiçekten diğerine taşıyarak sadece bol meyve, yemiş ve tohum üretimine değil, aynı zamanda daha fazla çeşit ve kaliteyede olanak sağlayarak, gıda güvenliğine ve beslenmeye katkıda bulunmaktadır. Arılar, kuşlar ve yarasalar gibi tozlayıcılar, dünyadaki meyve yemiş üretiminin yüzde 35'ini etkiler.
Arıcılık, milyonlarca arıcının geçim kaynakları ve refahları için arılara bağımlı olduğu yaygın ve küresel bir faaliyettir. Arılar biyoçeşitliliğin korunmasında, birçok bitkinin hayatta kalmasının ve üremesinin sağlanmasında, ormanların yenilenmesinin desteklenmesinde, sürdürülebilirliğin ve iklim değişikliğine uyumun teşvik edilmesinde, tarımsal üretimlerin niceliğinin ve kalitesinin iyileştirilmesinde büyük rol oynamaktadır.
Arılar salt tozlaşmaya katkıda bulunmazlar, aynı zamanda Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamındaki biyoçeşitliliğin korunmasında da kritik rol oynarlar. Arı kolonilerinin varlıkları tarımsal mücadele ilaçlarından etkilenebilmektedir. Birleşmiş Milletler, arıların önemi, karşılaştıkları tehditler ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıları konusunda farkındalığı arttırmak için 2017 yılından bu yana 20 Mayıs'ı Dünya Arı Günü olarak belirlemiştir.
Arıcılık sadece bitkilerin tozlaşması için önemli bir faaliyet olarak görülmemeli, aynı zamanda arı ürünlerinin satış hacmi ve insan sağlığına olan yararı da dikkate alındığında, ne kadar önemli bir katma değer yarattığı daha da iyi anlaşılabilmektedir.
Arıların en bilinen ürünü baldır. FAO 2017 yılı verilerine göre, dünyada 1milyon 861 bin ton bal üretilmiştir. Ama bal, arı ürünlerinden elde edilen gelirin sadece yüzde 25’ni oluşturmaktadır. Balın yanı sıra propolis, arı sütü, polen ve balmumu gibi arı ürünleri de dünya ticaretinde yer almaktadır.
Diğer yandan tarımı gelişmiş ülkelerde arıcılık, arı ürünleri üretimi ile birlikte bitkisel üretimde miktar ve kalitenin arttırılması amacıyla yapılmaktadır. Örneğin, ABD'de bitkisel üretimde bulunan üreticiler üretim yaptıkları bitkilerde tozlaşmanın sağlanması için arıcılara yıllık ortalama 41 milyon ABD doları tutarında arı kirası öderlerken, buna karşılık kendileri arıların üretimlerine katkısından 3,2 milyar ABD doları kazanmaktadırlar. Yine ABD'de yapılan bir başka çalışmada, 40 dolayındaki bitki türünden elde edilen toplam 30 milyar ABD doları tutarında ürün değerinin yaklaşık 1/3'ü olan 10 milyar ABD doları tutarında bir meblağın bal arılarından dolayı sağlandığı bulunmuştur.
Türkmenistan'da bal arısı yetiştiriciliğinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Türkmenistan’daki arıcılık göçer arıcılık şeklinde yapılmaktadır ve bu durum arı verimliliğini arttırmaktadır. İlkbahar aylarında Garagum Çölü’nde çeşitli çöl bitkilerinden bal hasadı yapılmaktadır. Türkmenistan'da daha çok deve dikeni bitkisi (yandak), pamuk, meyan gibi bitkilerden bal hasadı yapılmaktadır. Arıcılar pamuk balını elde ederken çiftçiler de pamuk hasatlarında yaklaşık yüzde 25-30 daha fazla verim artışı elde etmektedirler.
Türkmenistan'da arıcılar, arıcılıkta gelişen yeni teknikleri benimseyip kullanmaları ile verim ve kalite açısından daha da ileriye gidecektir. Sadece bal üretimi değil, bal arısı zehiri, arı sütü, polen, propolis gibi ürünleri elde edip dünya pazarlarında önemli bir gelir elde etme imkanlarına sahiptirler.
Nurmurat Mommayev,
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktora Adayı, İstanbul, Türkiye