Ekonomi ve ahlak ayrı kavramlar gibi görünse de, her zaman ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdırlar. Bu ilişkide ekonomi, esas olarak kişinin yaşam durumunu karakterize eden bir gösterge iken, ahlak, bireyin manevi dünyasına bağlı olarak bu alandaki davranışlarının tezahürüdür. Ekonomi maddi değerleri temsil ediyorsa, bu varlıkları yaratan işçilerin ahlakından insan ahlakı gözlemlenebilir. Ahlakın ekonomi üzerindeki etkisi olumlu veya olumsuz olabilir. Yani ahlaki değerleri yüksek bir çalışan ekonomiyi güçlendirebilir, ahlaki değerleri düşük bir çalışan ekonominin zayıflamasına ve geri kalmasına neden olabilir.
Genel olarak, ekonominin durumu büyük ölçüde her bir kişinin ahlaki bir birey olarak davranmasına bağlıdır. Ekonomik kalkınma, istikrar ve güvenlik, insanlara nezih bir yaşam ancak yüksek ahlaklı çalışanlardan oluşan bir toplumla sağlanabilir.
Ekonomik ilişkilerin ahlakı
Ekonominin sürekli gelişimi ile toplumun ve devletin güvenliği sağlanmaktadır. Mülkiyet türü ne olursa olsun, programların ve planların her düzeydeki işletme nezdinde zamanında uygulanması, ülke ekonomisinin istikrar ve güvenliğinin bir göstergesi ve garantisidir. Çoğu durumda bu tür sonuçlara ulaşmak doğrudan işletmede çalışan kişilerin ahlaklarına bağlıdır. Çalışanlar tembel olduklarında, çalışmak yerine bahaneler ürettiklerinde, insanların mallarını kıskandıklarında, iş telaşında olduklarında ve diğer kötü niteliklere sahip olduklarında üretim programları ve planları zamanında tamamlanmaz ve iş kalitesi düşer.
Ekonominin temel ahlaki ilkeleri:
Yukarıdakilere dayanarak, ekonomi ahlakının temel ilkelerini tanımlamak gerekir. Bugün iktisadın temel etik ilkeleri şunlardır:
- şirketin mülküne (maddi değerler, ekipman, ekipman, para ve diğer şeyler) özen göstermek, bunların kayıp ve hasar görmesini önlemek;
- doğal kaynakların ve şirket varlıklarının verimli ve sistematik kullanımı;
- işletmenin, devletin, toplumun çıkarlarına zarar veren ve bunlarla çelişen eylemlerden kaçınmak ve bunlara karşı mücadele etmek;
- devlete ve topluma karşı ahlaki görev ve sorumlulukların bilincinde olarak, her zaman ahlaki ve yasal normlar çerçevesinde adil hareket etmek;
- kamu, yani her zaman toplum yararına öncelik vermek;
- sadece helal yoldan zengin olun;
- şükür ve sabırla çalışmak ve yaşamak;
- kıskanmamak;
- düzenli yardım etkinlikleri;
- sektördeki görevlerinizi temiz bir şekilde yerine getirmek;
- işyerinde çalışma yönetmeliklerine uygun şekilde uyulması;
- haklı ve desteklenen sınırlar ve yöntemler ve diğerleri dahilinde ekonomik rekabetin yürütülmesi.
Çalışanın ahlakı ile performansının uyumu
Ekonominin sürdürülebilir gelişimi, içinde çalışan çalışanların son derece ahlaklı ve profesyonel (işlerinin ehli) olmalarını gerektirir. Bu iki kavram arasındaki ilişkide önemli bir faktör çalışanın moralidir. Çalışanın ahlakı ve performansı dört şekilde ortaya çıkabilir:
- çalışanın ahlaki değerleri düşük, ancak çalışma yeteneği yüksek;
- çalışanın ahlaki deüerleri ve çalışma yeteneği düşük;
- çalışanın ahlaki değerleri yüksek ancak çalışma yeteneği düşük;
- çalışanın ahlaki değerleri ve çalışma yeteneği yüksektir.
Deneyimler, ahlak değerleri düşük olan bir çalışanın düşük performansının üretim için avantajlı olduğunu göstermektedir, çünkü böyle bir çalışana genellikle sorumlu pozisyonlar emanet edilmez ve özel görevler verilmez.
Bu kısa analizden de anlaşılacağı gibi, bir toplumun ahlaki olgunluğu, onun ekonomik gücünün, siyasi istikrarının, halkının refahının ve diğer alanlardaki reformların etkinliğinin bir göstergesidir.
Özetlemek gerekirse, ekonomiyi gerektiği gibi düzenlemenin büyük ölçüde yasal hükmüne bağlı olduğu ve her ikisinin de etkili bir şekilde çalışması durumunda çalışanın ahlaki değerlerinde bağlı olduğu açıkça görülmektedir.
Ahlakın ekonomi üzerindeki etkisini incelemek, günümüzde insanların önemli görevleri arasında yer almaktadır. Ekonominin istikrarını ve güvenliğini sağlamak için ahlaki bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.
Taganmurat Goçiyev,
Hukuk Bilimleri Adayı, Doçent