Yenilenebilir yakıtlar, tarım, ormancılık, gıda, kentsel ve plastik atıklardan üretilen nötr veya düşük karbonlu sıvı yakıtlardır.
Ulaşım, Avrupa Birliği'nde (AB) toplam sera gazı emisyonlarına yüzde 25’i ile en fazla katkıda bulunan sektörlerden biridir. Bu nedenle AB, Paris Anlaşması ve Avrupa Yeşil Paktı ile uyumlu olarak 2050 yılına kadar ulaşım emisyonlarını yüzde 90 oranında azaltma hedefini belirlemiştir.
Bu amaca ulaşmak için AB, hem araçları hem de kullandıkları yakıtları etkileyen bir dizi önlem oluşturmuştur. Bunların arasında, ağır taşımacılıktan kaynaklanan metan emisyonlarında 2019’da kaydedilen seviyelere kıyasla 2025’e kadar yüzde 15 ve 2030’a kadar yüzde 30 azalma belirleyen Yönetmelik yer alıyor.
Son zamanlarda AB, özellikle hava veya deniz gibi taşımacılığın karbondan arındırılması için bir çözüm olarak eko-yakıtların rolünü kabul etmiştir. Böylece AB, elektriğin yanı sıra bazı sentetik yakıtları da 2035 yılından itibaren kullanılabilecek yakıtlara dahil etti.
Yenilenebilir yakıtlar, mevcut araç filosu ve mevcut dağıtım sistemleri (benzin istasyonları veya tankerler) ile uyumludur, bu nedenle ek yatırım veya altyapı veya kullanıcı davranışı değişikliği gerektirmez.
Eko-yakıtlar ne gibi avantajlar sunuyor denen soru, geleneksel fosil yakıtlara göre çeşitli avantajlar sunmaktadır diye yanıtlanabilir. Bunlardan en önemlisi, yenilenebilir ve geri dönüştürülebilir ham maddeler kullanarak, CO2 emisyonlarını ve nitrojen oksit (NOx) veya asılı partiküller (PM) gibi diğer atmosferik kirleticileri azaltmalarıdır.
Emisyonların azaltılması, hepimizin işbirliği yapması gereken muazzam bir görevdir. Aynı zamanda, eko-yakıtlar çöplüklere veya yakma fırınlarına gidecek atıklardan yararlanmaktadır. Böylece katma değer ve yerel istihdam yaratarak, döngüsel ekonomiye katkıda bulunurlar.
Nurmurat Mommayev,
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktora Adayı, İstanbul, Türkiye